Eğitim sürecinde bireyin neyi, nasıl ve ne kadar öğreneceği formel eğitimle ve çeşitli programlarla yapılandırılmıştır. Eğitimin temel amacı, bireyin tüm yönleriyle var olan potansiyelinin ortaya çıkarılmasıdır. Bu durum sadece formel eğitim sürecinde değil yaşantının tüm zamanlarına yayılmış etkinliklerle gerçekleştirilebilecek bir husustur. Bu bağlamda zihinsel gelişime önemli katkılar sunduğu düşünülen akıl oyunları, eğitim araştırmalarında ele alınması gereken önemli konulardan biridir.
Deneyimlerden faydalanma ve çevre hakkında verilen bilginin ötesine gidebilme kapasitesi olarak görülen zekâ; mantık kurma, planlama, sorun çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, hızlı öğrenme gibi faaliyetleri içeren genel zihinsel yetenek olarak tanımlanabilir. Gardner (1983) zekâyı IQ testlerinden elde edilen verilerden daha öteye taşıyarak geniş bir yetenekler yelpazesi olarak değerlendirmektedir. Yeteneklerin her birinin bireyin içinde yaşadığı toplumda ihtiyaç duyulduğu oranda değer gördüğünü belirten Gardner yeteneğin ölçülmesinde kâğıt kalem testlerinden ve nicel ölçümlerden fazlasının gerektirdiğini vurgular. Bu yönüyle bireyin öğrenme süreciyle zekâsı arasındaki ilişki, zekâ alanının bireyin öğrenme biçimini etkileyeceğini göstermektedir. Günümüzde bireylerin 8 temel zekâdan oluşan bir yapıya sahip olduğu ve zekâ türlerinde bireyler arası farklılıkların onların yetenek ve başarılarını açıkladığı kabul görmektedir. Matematiksel mantıksal, sözel dilsel, doğa, müzik, görsel uzamsal, bedensel, içsel ve sosyal zekâ olarak sınıflandırılan zekâ konusu birçok bilim insanı tarafından ele alınmıştır.
Günümüzde Piaget ve Vygotsky’nin çalışmaları zihinsel gelişimi açıklayan başlıca yayınlar arasındadır. Piaget zekâyı çevreye uyum sağlama yeteneği olarak tanımlarken çocukların toplumsal süreçleri içselleştirmeleri yoluyla büyüklerin değerlerini paylaşma ve oyunla sembolik eylemleri öğrenmekte kullandıkları zihinsel beceri olarak ifade eder.
Bu yönüyle oyun çocukların tüm gelişim alanlarına katkı sağlamakta ve çocukların sembolik eylemlerde bulunmaları onların zihinsel gelişimlerini hızlandırmaktadır.
Günlük hayatın provası olarak görülen oyunun tüm gelişim alanlarına olan katkısı düşünüldüğünde özellikle zihinsel gelişim açısından farklı uyaranlara maruz kalarak çeşitli problemleri oyun yoluyla çözmenin çocukların zihinsel gelişimlerine katkı sağlayacağı muhakkaktır.
Oyun, çocuğun en temel ruhsal gereksinimini karşılanırken onun zihinsel yeteneklerini ve yaratıcılığını ortaya koyma fırsatı bulduğu bir öğrenme aracı olarak değerlendirilebilir. Çünkü oyun, çocukların gerçek dünyayı anlamlandırmalarında, dil ve kavram ve zihinsel gelişimlerinde önemli bir rol oynar. Bunun yanında oyun çocukların bilinçaltındaki korkularının, engellenmişliklerinin ve çeşitli sosyal çatışmalarının üstesinden gelmesine yardımcı olduğundan bir anlamda onların öz benliğine ulaşmalarında bir araç olarak da düşünülebilir. Oyun çocuğun bedensel, ahlaki ve zihinsel gelişiminin yanında, psikososyal gelişimi açısından da oldukça önemlidir. Bu bağlamda bireyin var olan potansiyellerinin ortaya çıkarılmasında zekâ alanlarını geliştirmeye yönelik eğitsel faaliyetlerden biri de akıl oyunlarıdır.
Akıl oyunları bireylerin zihinsel potansiyellerinin farkına vararak hızlı ve doğru bir şekilde karar verebilmeleri, problemler karşısında kendilerine özgü ve yaratıcı çözümler üretebilmeleri gibi bilişsel gelişimlerine destek sunan etkinliklerdir. Bu kapsamda akıl oyunlarının zekânın tüm alanlarında kullanılabildiği, işlem yapma ve strateji geliştirme kapasitesini geliştirdiği, sözel, matematiksel mantıksal alanlarına hitap ettiği gibi, yaratıcı ve eleştirel düşünceyi de geliştirdiği belirtilmektedir. Akıl oyunlarının aynı zamanda bireyleri problemleri algılama ve değerlendirme kapasitesini geliştirerek farklı ve
yaratıcı bakış açılarıyla problemin çözümünde mantığı etkili bir şekilde kullanma kapasitelerini
geliştirmektedir.
Akıl oyunlarında bireyler analoji, tümdengelim, tümevarım, üç boyutlu düşünme ve muhakeme becerileri gibi soyut düşünme özelliklerinden faydalanmaktadırlar. Ayrıca akıl oyunlarının öğretilmesiyle bireylerin analiz, sentez, neden-sonuç ilişkisi kurma gibi beceriler yanında sosyal duygusal gelişimlerinde de olumlu katkılar sağlandığı bilinmektedir.